1 aydan uzun süredir bloga yazı yazmadığımı fark ettim. Yoğun bir tez ve çalışma döneminden geçtiğim için bu işi savsakladım. Ancak dün İstanbul’un fethinin 562. yıldönümü dolayısıyla devletin yüksek kademelerinin katılımıyla bir kutlama yapıldı ve ben de zaten aklımda olan bir konuyu yazayım dedim. Öncelikle nasıl bir kafa savaş kazanımının kutlamasını yapar anlamıyorum. Ecdadının sadece kazandığı savaşlarla övünen bir toplum evet bunun kutlamasını yapar. Şahsen ben Topkapı Sarayı’nın mimarisiyle, Fuzuli’nin şiirleriyle, nakkaşların minyatürleriyle övünen kimse görmedim. Bu övünen kesim hep Mohaç Savaşını birkaç saatte kazandıklarıyla, Sırp Sındığı Savaşında Sırpları kılıçtan geçirdikleriyle (Sın- fiili katletmek, kesmek anlamındadır) övünür. Ya da en ilginci Kanuni’nin Fransa kralına yazdığı o meşhur dans gösterisini yasaklatan mektubuyla. Ulan amk salağı sanatı yasaklatmanın nesiyle övünüyon sen? Neyse asıl bahsetmek istediğim konu bu da değil.
Hatırlarsanız lise tarih kitaplarında Osmanlı Devleti’nin günümüz ülkelerini kaç yıl egemenlik altında tuttuğu yazıyordu. Ben de şuraya onları yazıyorum burada bulunsun. Ondan sonra asıl meseleye geleceğim(rakamlar kesin doğru olmayabilir).
-Bulgaristan, 545 yıl,
-Sırbistan, 539 yıl,
-Karadağ, 539 yıl,
-Bosna-Hersek, 539 yıl,
-Hırvatistan, 539 yıl,
-Makedonya, 539 yıl,
-Kosova, 539 yıl,
401-500 Yıl yönettiği Milletler-Devletler
-Libya, 494 Yıl,
-Romanya, 490 Yıl,
-Moldova, 490 Yıl,
-Mısır, 459 Yıl,
-Arnavutluk, 435 Yıl,
-Ürdün, 402 Yıl,
-Filistin-İsrail, 402 Yıl,
-Suriye, 402 Yıl,
-Irak, 402 Yıl,
-Lübnan 402 Yıl,
-Yemen, 401 Yıl,
301-400 Yıl yönettiği Milletler-Devletler
-Gürcistan, 400 Yıl,
-Umman, 400 Yıl,
-Birleşik Arap, 400 Yıl,
-Katar, 400 Yıl,
-Bahreyn, 400 Yıl,
-S. Arabistan, 399 Yıl,
-Sudan, 397 Yıl,
-Kuveyt, 381 Yıl,
-Yunanistan, 363 Yıl,
-Ukrayna, 308 yıl,
-Tunus, 308 yıl,
-Cezayir, 303 yıl,
201-300 Yıl Yönettiği Milletler-Devletler
-Fas, 250 yıl,
-Batı sahra, 250 yıl,
-Slovenya, 250 yıl,
101-200 Yıl yönettiği Milletler-Devletler
-Macaristan, 160 yıl,
-Voyvodia, 166 yıl,
20-100 Yıl arasında yönettiği milletler-devletler,
-Polonya, 25 yıl,
-Belarus, 25 yıl,
-Letonya, 25 yıl,
-İran’ın batı kıyısı, 25 yıl,
-Slovakya, 20 yıl,
-Ermenistan, 20 yıl.
Bu ülkelere bir daha dikkatle göz attığınızda hepsinin ortak bir özelliği var. Özellikle 100 yıldan daha uzun süre hakimiyet altında tutulanlarda. Bu ülkelerin hiçbiri günümüzde ekonomik olarak güçlü değil. Yunanistan’ın hali ortada, balkan devletleri zaten yıllardır bitmiş de okeye dönüyolar, Ukrayna desen aynı, Arap ülkelerinin şansı yaver gitti de petrole abandılar ama onlarda da durum çok farklı değil.
Şimdi tüm bu ekonomik gelişmemişliğin nedeni ne İslam ne de coğrafya. Bunun tek sebebi tarih. Yani Osmanlı’nın mirası. Osmanlı bulunduğu bu toprakları yıllarca sömürerek anasını ağlatmış çok güçlü bir mutlakiyet kurmuş buralarda. Ama sonra bunu beceremeyeceğini anlayınca işi şahıslara havele etmiş ve işler daha da karmaşık hale gelmiş. Merkezde desen loncaları baskı altına almış sanayiye uzak kalmış. Hatta kendi mutlak idaresi sarsılır diye teknolojiye kendini kapatmış(aklınıza hemen klasik matbaa hikayesi gelsin). Çünkü teknoloji her zaman iktidarı tehlikeye düşürür. İngiltere’de bile kraliyet ilk başlarda iplik makinesinin kullanımına izin vermemiştir. Çünkü izin verirse geçimini elle sağlayan zanaatkarlar ayaklanırdı. Daha sonra Kraliçe Victoria izin vermiş de sanayi devrimi gerçekleşmiş. Tabi ki İngiltere o dönemlerde beklenildiği üzere zanaatkarların direnişiyle karşılaşmış. İşte Osmanlı’daki kafa da o izin vermeyen kafa. Yalnızca kendi milletini geriye götürmekle kalmamış hakim olduğu tüm toprakları etkilemiş. Şu an hiçbiri hala bu durumu aşabilmiş değil. Osmanlı’nın mirası işte bu. Bu gibi şeyler varken gidip gereksiz ecdadçılık, Osmanlıcılık yapmak bana çok yersiz geliyor. (Bir ara da Osmanlı’da dini hoşgörü var mıydı yok muydu onu yazayım o da bana ilginç gelen konulardan).
Bu yazıyı okurken sinirlenen arkadaşlar için de şuraya bir mehter marşı linki bırakıyorum. Gazınızı alır.