Güneydoğu Anadolu, Türkiye içi seyahat planları olanların ilk alternatiflerinden. GAP Turu olarak adlandırılan bu rota, genellikle Mardin, Şanlıurfa ve Gaziantep‘ten oluşuyor. Kültürel dokusu, canlı tarihi ve leziz yemekleri ile gerçekten de Güneydoğu Anadolu, bulunmaz bir rota sunuyor size. Ben de GAP turunda nereler gezilir merak edenler için Güneydoğu Anadolu Gezi Rehberi oluşturayım dedim. Kendimce Güneydoğu Anadolu gezi rotası oluşturdum. Başlamadan önce, daha önce Tunceli Gezilecek Yerler ve Hakkari Gezilecek Yerler yazıları yazmıştım. Üzerlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
Güneydoğu Anadolu Gezi Rehberi
Güneydoğu turu yapmak istiyorsanız özellikle araba ile yaparsanız çok daha büyük keyif alırsınız. Araba ile Güneydoğu Anadolu turu sayesinde kıyıda köşede kalmış birçok noktaya gitmeniz de mümkün. Ben bunun eksikliğini bir miktar yaşadığım için böyle naçizane bir tavsiyede bulunabilirim sizlere. Evet, Gap turu gezilecek yerler listesine başlalayım. Güneydoğu turunda ilk rotamız Mardin.
Mardin Gezilecek Yerler
Çok eski, eski olduğu kadar da zengin bir kent Mardin. Urfa tarafından gelenler için şehrin girişi şahane bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Doğudan, Midyat tarafından gelenler ise bu güzellikten mahrum kalıyor maalesef. Uzaktan ne kadar güzel olsa da eski şehrin içine girdikçe modern devlet mimarisi kendini tüm dejenere unsurları ile gösteriyor. Beton ve plastik ucubeler her yeri sarmış. Yine de Türkiye’nin en güzel kentlerinden biri Mardin bana kalırsa. Labirent misali sokaklarında kaybolmak başlı başına bir ayrıcalık. Mardin’i görmeden olmaz gerçekten.
Mardin’in adı, Süryanice kale anlamına gelen Merdo kelimesinden geliyor. Mardin, merdonun çoğulu. Kaleler demek yani. Yakın çevresinde bulunan 4 adet kaleden dolayı bu ismi almış. Fethedilmesi zor bir tepenin üzerine gerdanlık gibi kurulmuş. Yıllar boyunca Romalılar, Araplar, Artuklular, Akkoyunlular tarafından yönetilmiş. Şehirde güzel denilebilecek ne kadar güzel eser varsa ya Artuklulardan ya da Akkoyunlulardan kalma. Osmanlı taş üstüne taş koymamış. 30-40 sene önce şehrin çok daha güzel olduğu söyleniyor. Şehirdeki bozulma bu 40 sene içerisinde başlamış.
Mardin şehrinin çoğu Arap kökenli. 1910 yılına kadar Süryaniler nüfusun neredeyse yarısını oluşturuyormuş ama sonrasında “ha Ermeni, ha Süryani” politikasına kurban gitmişler. Çoğu kaçmış. Bir kısmı İstanbul’da, çoğu İsveç’te. Süryani nüfusunun tamamının 2000 civarında olduğu söyleniyor şu anda. Süryani izleri kentte çok hissediliyor ama bir avuç insan kalmışlar maalesef. Şehirde bulunan Kürtler ise varoşları tutmuş daha çok. Zengin muhitte oturdan pek Kürt yok.
Geçmişten beri ticari olarak hareketli bir kent zaten Mardin. Hep de önemli bir kent olagelmiş bölgede. Bağdat, Musul, Anadolu hattında kavşak görevi görmüş. Ticaret Arapların tekeline girmiş; Süryaniler kuyumculukta meziyetlerini sergilemişler; Kürtler ise aşağıda göreceğiniz uçsuz bucaksız ovanın kontrolünü ellerine almışlar ve kervanların güvenliğinden sorumlu olmuşlar. Aralarında güzel bir iş bölümü oluşturmuşlar anlayacağınız. Para tabii ki Arapların elinde dönmüş, Kürtlere yine zırnık yok. 🙂
Mardin’in tabii ki en önemli unsuru, dar sokakları, taş konakları ve çok az sayıda görebileceğiniz şahane cumbalı evleri. Mardin gezilecek yerler arasında bunlar olmazsa olmaz. Labirent gibi dar sokaklarına araba giremiyor. Bu yüzden çöp toplama işi eşekler sayesinde yapılıyor. Eşeklerin adları Çari, Dara ve Reşo. Hatta geçenlerde Mardin Belediyesi, bu üç eşeği emekli ederek onlara bir tören bile düzenlemiş. Emeklilik ikramiyesi olarak da ölünceye kadar bakımları yapılacak. Gerçekten hoş ve ilginç bir haber.
Çarşıya gelince ise çarşı boylu boyunca restoran, şarapçı, takıcı, kuyumcu. Tipik bir şark cümbüşü havası hakim.
Mardin’deki en önemli yapılar Ulu Camii ve Zenciriye Medresesi. Zenciriye Medresesi’nin merdivenleri oldukça dik ama tırmanınca dehşet güzellikte bir manzara karşılıyor insanı. Şehrin biraz aşağısına doğru Kasımiye Medresesi var. Değişik, güzel bir yapı. Bahçesinden bakınca uçsuz bucaksız Suriye Ovası’nı görüyorsunuz.
Yemek yemek için onlarca alternatif mevcut. Kervansaraydan bozma yerlerden birine atın kendinizi pişman olmazsınız. Yemekler leziz. Tatlılar zaten doğuda hiç sürpriz yaşatmıyor. Güneydoğu Anadolu gezi rehberi listesinin ilk kısmı benim için Mardin’di.
Deyrül Zaferan Manastırı
Mardin civarında gezilecek yerlere geçelim şimdi de. Kentin 5 km. kadar doğusunda çevresi yalnızca badem ve zeytin ağaçları ile çevrili ıssız bir yer. Süryani cemaatinin en önemli dini merkezlerinden biri. Olağanüstü bir mimariye sahip. Gitmeden dönmek yanlış olur. En önemli din adamlarına Patrik adı veriliyor. Sadece bir tane Patrik var. Eskiden Patrik ve Patrikhane Mardin’de imiş. Timur Mardin’dekini yakıp yıkınca Şam’a taşınmış. Diğer önemli din adamlarına ise Metropolit adı veriliyor. 4 tane mevcut. İkisi Mardin’de biri İstanbul’da biri Adıyaman’da. Deyrül Zaferan’da da bir metropolit bulunuyor. İçeride Midyat ve çevre köylerden gelen Süryani çocuklara eğitim veriliyor. Restorasyonu İstanbul’daki Süryani işadamları yaptırmış. Çevredeki zeytin ve badem ağaçlarının geliri Manastıra ait.
Mardin Midyat
Mimari açıdan Türkiye’nin en ilginç kentlerinden biri Midyat. Ama Türkiye’deki her güzel kentin kaderinde yazılı olduğu gibi burası da olumsuz anlamda değişmeye başlamış. Gittiğimde birkaç eve dozer girmiş, yıkmaya başlamıştı.
Eski kent ile yeni kent arası 3 kilometre civarı. Bankalar, belediye binaları Estel adı verilen yeni kentte. Eski Midyat’taki evler ise tek kelimeyle şahane. Çoğu pansiyon olmaya niyetlenmiş. En güzelini Çekül Vakfı onartmış, konukevi yapmış. O bildiğiniz, gördüğünüz çoğu Midyat fotoğrafı bu evin çatısında çekilmiş. Giriş 2 tl.
Midyat’ta yemek için en iyi alternatiflerden biri “Gelüşke Han”. Fiyatlar makul, yemekler leziz.
Bununla birlikte, Mardin, gerçekten görülecek, gezilecek onlarca yere sahip. Hepsini gezmek benim yapabileceğim bir şey değildi. Arabasız gerçekten zor bir rota. Araba ile Güneydoğu turu yapmak daha mantıklı dediğim gibi. Toplu taşıma ile asıl görülmesi gereken Süryani köylerine gidilmesi maalesef imkansız. Güzel olduğunu duyduğum, bir dahaki sefere daha planlı olarak gideceğim yerler şu şekilde: Midyat’ta bulunan Gülgöze, Altıntaş, Anıtlı, İzbırak, Barıştepe Köyleri. Savur, Dargeçit, Kızıltepe, Derik ilçeleri. Gitme planı yapanlar bu bölgeleri atlamazlarsa pişman olmazlar sanırım. Mardin’de gezilecek yerler arasında önde gelen noktalar buralar.
Urfa Gezilecek Yerler
Sanırım Urfa, Türkiye’nin en karakterli, en usturuplu şehri. Türk-Devlet tipi mimari standartlarına henüz tam anlamıyla ulaşamadığı için şanslı. Gözle görülen bir bozulma yok. Eski Urfa denilen şehir merkezi, güzellikten nasibini fazlasıyla almış. Hem sessiz sakin, hem de misafirperver insanlara ev sahipliği yapıyor. İnsanlar hurafelere olabildiğince bağlı. 2000-3000 yıllık geçmişi olan hurafeler bunlar. Bu bağlılık belki de şehrin bozulmamasının ana nedeni. Yoksa Balıklıgöl, balık çiftliği de yapılabilirdi. Urfanın insanları şehirlerine ve Balıklıgöl’e çok ayrı bir kutsiyet addediyor.
Balıklıgöl’de balıklara yem atmadan olmaz tabii ki. Sayısız, iri iri bir sürü balık. Eskiden daha fazla imiş. Şimdi azaldığını söylüyorlar. Tepede Urfa Kalesi var. Çok bir şey kalmamış ama Urfa Ovası boylu boyunca göz önüne seriliyor.
Şehir merkezinde çok büyük ve güzel bir müze var. Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi. Gerçekten hakkı verilerek yapılmış. Yapıldıkça bir sürü eser, mozaik de fışkırmış zeminden. Bir kısmı Antep’ten getirilmiş. Güneydoğu Anadolu’da gezilecek yerler arasında kesinlikle.
Göbeklitepe
İnsanlık tarihinin en eski yapısı olduğu iddia ediliyor. Bilen biri için muazzam derinlikler, bilgiler barındırıyor. Şehir merkezinden yaklaşık 10 km. uzakta. Ama gelin görün ki şehirden oraya giden toplu taşıma aracı yok. (Belki şu an vardır) Hem bu denli önemli bir şeye sahipsiniz hem de toplu taşıma aracıyla ulaşmayı imkansız hale getiriyorsunuz. Türk vizyonsuzluğunun ve ilgisizliğinin tipik örneği. Özel araç ve taksi olmadan gidilemiyor maalesef.
Bu gezi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilgisizliğini, boşvermişliğini de göstermesi açısından önemli benim için. Sürekli eleştirel bir tutum takınmak istemiyorum ama maalesef durum böyle.
Birecik-Halfeti
Birecik bilindiği üzere nesli tükenmekte olan “kelaynak” kuşları ile ünlü. Bir üretim merkezine almışlar kuşları, kafeste bekletiyorlar. Onların da uçası gelmiyor zaten. Bütün gün tembellik yapıyorlar.
Gurmelik iddiam yok ancak hayatımda yediğim en güzel kebabı Birecik’te yedim. İkinci Bahar adlı restoranda haşhaşlı kebabı yemeden dönmek çok büyük hata olur. Hemen yanında Sahil Restoran var. Gitmedim ama gidenler oranın da çok iyi olduğunu söylüyor.
Halfeti ise olağanüstü bir yer. Antep sınırında. Akıllı üç beş kişinin elinde Güneydoğu’nun cazibe merkezlerinden birine dönüşebilirmiş. Ama dönüşememiş. Baraj suyu altında kaldıktan sonra ayrı bir egzotizme büründüğünü söylüyorlar. Ulaşım teknelerle yapılıyor. Yüzüklerin Efendisi filminin sahnelerini aratmayacak boğazlardan geçilerek ulaşılıyor. Anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği ve beni çok şaşırtan bir yerdi Güneydoğu Anadolu’da.
Gaziantep Gezilecek Yerler
Seveni nedense çok seviyor ama ben yemek ve tatlı dışında bir şey bulamadım, göremedim. Çarşılarının çok daha güzelleri Urfa’da var. Kalabalık, yolunu kaybetmiş bir şehir. Hafta sonları şehir zombi saldırısına uğramış kadar boş. Ailecek mangala gidiyorlar. Şehrin üstünü duman alıyor.
Gelelim en can alıcı sorulara: “Antep’te nereden baklava yenir?”, “Antep’te nerede kebap yenir?”
Baklavalarının ya da genel olarak tüm şerbetli tatlılarının tadı gerçekten leziz. Birden fazla alternatif mevcut yemek için. İmam Çağdaş, Koçak, Güllüoğlu en bilinenleri. Lezzet olarak ben pek bir fark görmedim aralarında. Hepsi lezzetli. Künefe için de Cumba adlı mekanı tek geçerim. Hem çeşit çok hem de olağanüstü bir tat. Her daim dolu. Belki erken gitmekte fayda var.
Kahvaltıda beyran yiyorlar. Oldukça acı. Acıyla arası olmayanlar tecih etmesin. Üstüne de katmer. Yemek adabını bu kadar iyi bilen insanları tanımak güzel. Eski kent merkezinin orada leziz yemekler yenilecek onlarca yer var. Urfa ciğeri gerçekten dehşet bir şey. Deneyin.
Bir de tabii ki Zeugma Müzesi’nden bahsetmek lazım. Türkiye’de gördüğüm en güzel müze gerçekten. Olağanüstü mozaiklere ev sahipliği yapıyor. Ünlü Çingene Kızı isimli mozaik sizi biraz hayal kırıklığına uğratabilir ama genel olarak mozaikler çok etkileyici.
Asıl Antik Zeugma kenti Nizip ilçesi yakınlarında aslında. Araları 8-10 km. Şehir baraj suyu altında kalacağı için son anda apar topar mozaikleri kaçırıyorlar, müzeye yerleştiriyorlar. Bazıları kaçakçıların elinde heba oluyor. Hikayeleri yine üzücü ve acıklı.
Evet, Güneydoğu Anadolu gezi rehberi bu kadar. Antep, Urfa, Mardin gezilecek yerler nereler onları anlatmaya çalıştım. Gap turunda nereler gezilir diye soruyorsanız cevabı artık biliyorsunuz. Bunların dışında anlatılacak, gösterilecek çok şey var ama bu kadarla yetinelim şimdilik. Sorusu olan ya da bilgi almak isteyen olursa yorum kısmına yazabilir.