İzmir’deki Bergama, Isparta’daki Keçiborlu, Avusturya’daki Salzburg şehirleri ile Das Kapital’in yazarı, büyük filozof Karl Marx arasında etimolojik bir bağlantı olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorsanız, gelin anlatayım bunlar nasıl birbiriyle ilintili görün.
Malumunuz, Türkiye tam bir antik kent cenneti. İzmir Bergama’da da Türkiye’nin en etkileyici antik kentlerinden biri var. Yunanlar “Pergamon” der. Gitmediyseniz mutlaka gidin. Ortaokuldayken okul gezisiyle gitmiştim ben, şimdi hala dibimde olmasına rağmen tekrar gitmedim. En kısa sürede gideceğim tekrar.
Pergamon Antik Kenti’nin tepesinde eskiden kalma harabe bir kale vardır. Pergamon da adını bu kaleden alır. Yunanca Perg (orijinali pergois sanırım), kale demektir. Gel zaman git zaman Romalılar Anadolu’ya gelince bu tür kalelerden çok etkilenmiş. Anadolu’nun dört bir yanını kalelerle donatmışlar.
Yine gel zaman git zaman, bu sefer de Araplar hayran kalmış bu kalelere. Onlarda ismini biraz bozmuş, kendi telaffuzlarına uydurarak “burç” demiş. Bugün biz de hala kale burcu şeklinde kullanırız. Anlam olarak değişime uğramış ama burç esasen kale demektir. Bizim kullandığımız şekilde bir çeviri yapacaksak “kalenin kalesi” gibi bir anlam çıkıyor. Araplar da bu kelimeyi bugün hala kullanıyor. Hani Dubai’de yelken şeklinde bir otel var ya. Adı Burj al Arab. Arap Kalesi ya da Arap Kulesi demek. Ya da yine Dubai’de dünyanın en yüksek kulelerinden biri var: Burj Khalifa(en yükseği de olabilir, bilmiyorum). Halife Kulesi ya da Halife Kalesi demek. Gördüğünüz gibi Yunancadan Arapçaya kadar uzanan güzel bir kelime Perg.
Türkiye’deki yer adlarında da hala bu kelimenin izine rastlanır. Anadolu’da “bor” kelimesi sık sık yer adlarında geçer ya hani. Keçiborlu, Borlu, Uluborlu.. Dikkat edin bu ilçelerin hepsinde muhakkak bir kale vardır. Yoksa da harap haldedir, yıkılmıştır. İsimlerini o kalelerden almışlar hep.
Avrupa şehirlerinde de durum farklı değil. Onlar, Burg şeklinde kullanıyorlar sadece. Freiburg, Salzburg, Edinburgh, Hamburg… Liste uzar. Bu şehirlerin ortak noktaları tahmin edeceğiniz üzere hepsinde kale olması. Hatta Hamburg ile Keçiborlu birebir aynı şey demek. Almanca’da “ham” keçi demek. Ya da eskiden öyle diyorlardı keçiye.
Şimdi Karl Marx ile bağlantısına gelelim. Evet sözcüğün asıl anlamı kale. Eskiden insanlar savunma amacı ile yerleşimleri kalelerin içine kurardı. Kalenin içinde ihtiyacınız olan her şey vardı. Bir nevi şehir yani. Bizde de “suriçi” şeklinde isimlendirilmeler vardır. Eskiden şehrin merkezleri bu suriçleriydi. Bu suriçlerinde, yani kalelerde yaşayanlara, İngilizler “Burghers”, Fransızlar ise “Bourgeois” der. Peki Bourgeois nasıl telaffuz ediliyor? BURJUVA.
18. yüzyıla doğru, bu burjuvalar(kentsoylular), Avrupa devlet yönetiminde ağırlıklarını koymaya başlamışlar, iyice de zenginleşmişler. Ama durumdan rahatsız olan, Alman bir sakallı amca varmış. Cilt cilt kitaplar yazmış bunlar üzerine. Kafayı takmış bunlara. Sonrasında dünyayı değiştirmiş bu amca. Komünizm denen fikrin fitilini ateşlemiş.
İşte kısaca hikaye bu. Bergama’dan Karl Marx’a kadar uzanan bir kelime bu. Tahlil ederken insan oradan oraya atlıyor.
Kaynak: nisanyansozluk.com