Bayadır buraya yazı yazmadığımı fark ettim. Ben de uzun süredir aklımda olan ama bir türlü yazamadığım bir konuyu yazayım dedim. Hatta bunu birkaç bölümlük seri haline getireceğim sanırım. Bu seri de Orhan Pamuk ile ilgili olacak. Orhan Pamuk‘un adını ilk olarak sanırım 2006 yılında duydum. O zaman lise 1. sınıftaydım. Ve tabi ki adını duymam aldığı Nobel vesilesi ile oldu. Tabi o zamanlar Kürk Mantolu Madonna‘yı bile okumamışım nereden bileceğim Orhan Pamuk’u falan. Gerçi o zamanki hocalarımın da hiç Orhan Pamuk okuduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu adamı duymam aldığı Nobel üzerine milliyetçi hocalarımın yaptığı milliyetçi ve salak yorumlardan ibaret. Neyse 2006’dan beri 9 yıl geçti ve ben o arada elime hiç Orhan Pamuk kitabı almadım. Bunu çoğu zaman da utanarak söyledim. Çünkü her ne kadar tartışılsa da dünyada bir edebiyatçıya verilen en büyük ödülü aldı bu adam. Okumamak olmazdı. İlk kez okuma fikri de üniversitemin 5. senesinde konuk olarak gittiğim bir derste çok sevdiğim bir hocamın “Orhan Pamuk‘u okuyun çocuklar” demesi ile oluştu. O dersten birkaç hafta sonra ise hiç sevmediğim bir hocamın derste “bu Orhan Pamuk denen adam roman yazmayı bilmez” şeklinde ve liseli öğrenci düzeyinde kurduğu cümlelerle bu düşünce kesin bir hal aldı bende. Şubat ayının ortasında ilk kitabı olan Cevdet Bey ve Oğulları kitabıyla başladım mayıs ayının ortasında son kitabı olan Kafamda Bir Tuhaflık ile bitirdim Orhan Pamuk külliyatını. 3 ay gibi bir sürede 13 kitabını yayım sırasına göre okudum ki bu 3 ay gerçekten benim hayatımda en yoğun olduğum zaman aralığıydı. Bunun üstüne kitaplarla ya da Orhan Pamuk’la alakalı 3 kitap daha okudum, Orhan Pamuk ile ilgili birkaç belgesel izledim ve onlarca makale okudum, bir kere de söyleşisine gittim. Yani Orhan Pamuk ile Orhan Pamuk hakkında saatlerce tartışacak seviyedeyim şu an. “Hayır Orhan Bey yanlışınız var bu böyle değil şöyleydi” bile derim belki. O derece yani. Şimdi bu kadar ayrıntıyı neden verdim şu yüzden verdim. Şu aptal milliyetçiliğinizi(milliyetçiliğe küfretmesem olmaz kusura bakmayın) bırakın da bu adamı okuyun diye verdim. Ben edebiyat okuduğum 5 yıl boyunca hiç Orhan Pamuk okumadığımı utanarak söyledim. Şu anda da bu adamı bu kadar geç okuduğum için hem utanıyorum hem de üzüntü yaşıyorum.
Bence en başarılı kitabı Kara Kitap ama benim en çok zevk alarak okuduğum kitabı ise Masumiyet Müzesi. Yeşilçam filmi tadında ama katiyen sıkmıyor. İlk defa Orhan Pamuk okuyacaklar Masumiyet Müzesi, Cevdet Bey ve Oğulları ya da Kafamda Bir Tuhaflık ile başlasınlar. Ama sakın Yeni Hayat ya da Kara Kitap ile başlamasınlar. Hele ki Yeni Hayat ile sakın bak sakın. Bizim sosyal demokrat Sinan Yeni Hayat’ı okumaya kalktı da aklı çıktı adamın. Yarsında bıraktı. Orhan Pamuk bile Yeni Hayat ile başlamayın sonra bana küfrediyosunuz diyor. Ben buradan uyarayım sizi.
Neyse bu yazı öyle bir giriş olsun istedim. Bu hafta içinde Cevdet Bey ve Oğulları’nda okuduğum bir bölüm ile ilgili bir yazı yazarım. Daha sonra da aklımda Kara Kitap ve Masumiyet Müzesi ile ilgili yazılar var. Belki araya bir tane daha sıkıştırırım. Orhan Pamuk Akıllı Olsun Akıllı 2, Orhan Pamuk Akıllı Olsun Akıllı 3 şeklinde bu seriyi de tamamlarız. Bu arada yazının başlığına ilham olan şu gerizekalıyı da buraya koyalım.