“Bırak okuma şu orospu çocuğunu”, “bırak şu ermeni dölünü”, “bence Orhan Pamuk’un düşüncelerine katılan gerizekalıdır”. Bu cümleler, Orhan Pamuk’un son kitabı olan “Kırmızı Saçlı Kadın”ı aldıktan yalnızca 12 saat içinde akrabalarımdan ve arkadaş çevremden duyduğum cümlelerden sadece birkaçı. Orhan Pamuk okumayalım diye resmen mahalle baskısı kurulmuş. Bu cümleleri kuran insanlar Ahmet Kaya dinleyip “ben şarkılarını seviyorum ama siyasi görüşlerine katılmıyorum” diyenlerle aynı kişiler. Aradaki tek fark, bu insanların hayatında bir tane bile Orhan Pamuk kitabını ellerine almamaları. Kısacası, milli hassasiyeti yüksek bir çevrede yaşamak çok zor arkadaşlar.
Bu kısa serzenişten sonra asıl konuya geleyim. Kitabı çıktıktan sonraki gün aldım, bir gecede bitirdim. Çok güzel olduğu için mi çabuk bitirdim? Hayır. Hatta 1. Kısım tam bir hayal kırıklığına uğrattı beni. Sanki 4-C sınıfından orhan arkadaşımızın kompozisyonunu okuyormuşum hissi yarattı. “Yapı Kredi Yayınları ile eski meslekleri tanıyalım” serisinin ikinci kitabı olan Kırmızı Saçlı Kadın”ın ilk bölümünü, kuyuculuk nedir? Kuyu nasıl kazılır? sorularına cevap almak için okuyabilirsiniz. İkinci ve üçüncü bölüm ise bu ara fazlaca Freud okumaları yapan ben için pastanın üzerindeki çilek oldu diyebilirim (Also Gizem İnetaş Liked this). Adamın üzerine düşündüğü konu Doğu’da da Batı’da da yıllarca işlenen “oğulun babayı öldürmesi” ve “babanın oğulu üldürmesi” konusu. Oğulun babayı öldürmesi Kral Oedipus (Edipıs diye söyleyenlere nedense kıl oluyorum) ; babanın oğlu öldürmesi ise Şehname’deki Rüstem ile Sührap hikayesi romana yedirilerek anlatılmış. Orhan Pamuk’un romana soktuğu bu konu bana kalırsa efsane bir konu. Ama romana iyi yedirmiş mi, Okuyucuda güzel bir etki uyandırmış mı tartışılır. Bana kalırsa kitap bu iki konu üzerinde yapılan tespitlerin kahramanın ağzından anlatılmasından ibaret. Bu kadar açık açık yapılan tespitlerle dolu kitaplardan bir türlü haz alamıyorum ben(Bkz. Konstantiniyye Oteli). Peki tespitler nasıl? Mükemmel. Birkaç tanesini buraya yazıyorum:
“Kadim Yunan seyircileri Oidipus’u izlerken Oedipus’un günahının babasını öldürmek değil, Allah’ın onun için biçtiği kaderden kaçmaya çalışmak olduğunu düşünüyorlardı. Aynı şekilde Rüstem’in günahı da oğlunu öldürmek değil, bir gecelik sevişmeden bir oğul sahibi olmak ve bu oğula babalık edememekti.”
“Oedipus suçluluk duygusuyla kendini kör edip cezalandırmış olabilirdi. Kadim Yunan seyircileri onun Allah tarafından verilen kadere karşı çıktığı için cezalandırıldığını düşünüyor ve rahatlıyorlardı. Aynı mantığın simetrisi ile düşününce, oğlunu öldüren Rüstem’in de cezalandırılması gerektiği geliyordu aklıma. Ama Doğu’dan gelen hikayenin sonunda baba cezalandırılmıyor, biz okurlar üzülüyorduk yalnızca.”
“İstanbul’da iki çeşit hikaye okur tarafından çok seviliyor, gazetelerde yayımlanıyordu. Birincisi; oğlu hapiste, askerde, uzaktayken babanın genç ve güzel geliniyle yatması, olayı fark eden oğulun babayı öldürmesiydir. Çok işlenen ve sayısız çeşitlemeleri olan olan ikinci cins cinayet ise, cinsel açlık içindeki oğulun bir cinnet anında zorla anasıyla yatmasıydı. Ama toplum bu oğullardan babalarını öldürdükleri için değil analarıyla yattıkları için nefret ediyordu. ”
Kitaptan alıntıları çoğaltabilirim ama çok da sıkmayayım. Zaten, babanın oğlu öldürmesi ya da oğulun babayı öldürmesi bizde de çok rastlanan durumlar. Oğlunu öldüren Kanuni’den tutun da babasına karşı ayaklanan ve onu öldüren tiginlere, şehzadelere kadar…
Kitap güzel mi? Bence idare eder. Okursun sıkılmazsın zevk de alırsın. Ama en kötü Orhan Pamuk kitaplarında da sonlara doğru oynar. Zaten yazarın son kitabından yalnızca 1 yıl sonra yayımlanması da düşündürücü. Çünkü hiç Orhan Pamuk tarzı değil böyle şeyler. Yeni kitap yazmak için 3-4 yıl bekleyen adamın bir sene sonra yeni kitabı yayımlaması belki de YKY’nin baskısıyladır. Bilemem.
Bu konu benim ilgimi çekti biraz daha araştırayım diyenler için aşağıya birkaç kitap yazıyorum. Aklınızda bulunsun.
- Sophokles, Kral Oedipus
- Firdevsi, Şehname (Ben de yeni sipariş ettim)
- S. Freud, Psikanalize Giriş Dersleri
- Jiletuan David Nasio, OEDİPUS Psikanalizin En Önemli Kavramı
- Terrry Eagleton, Edebiyat Kuramı (Sadece “Psikanaliz” bölümü yeterli olur)